Deyyan

Ateştir her şeyi başlatan. İnsanın adım atmasını sağlayan. Harlandığında yerinde durdurmayan. Kararında kullanabileni az olan. Kimi zaman var etmek için önce yakarak yok etmek gerekir.

Çünkü yoklukla varlık arasında kurulan en güçlü bağlardan biridir ateş. Güçtür, harekettir, değişimdir. Hiçbir kuvvetin yapamayacağı şekilde dönüştürür. Ağaca sorarsan yok eder, toprağa sorarsan var eder. Fakat şimdilik benim anlatacağım masal ateşle değil ruhuyla ilgili.

Çok eskilerden gelirmiş sesi dumana yazmak. Büyük ateşlerin etrafında yapılan ritüellerle yazılmış niyetler. Danslarla, şarkılarla bezenmiş dualar. Kelimeler dumana asılmış göğe salınmış. İnsanın sesi buhardan yayılmış yükseklere. Bulut olmuş dizilmiş gökyüzüne.

Güzel kokularla bezemişler, cennete layık hale getirmişler kalplerindeki dileklerini. İnsandan önce sesi gitmiş cennete. Her biri hazırlamış yerini. Geceleri ateşle tazelemiş inancını. Duman yükselmiş gök dolmuş taşmış. Ardından yağmur olup akmış.

Ateşleri suyla sönünce birden telaşlanmışlar. Sönen ateşten çıkan harlı dumandan dualarının kabul olduğunu anlamışlar. İşte o zamanlar başlamış yağmur şükrü.

Yüzyıllar boyu dumanla döşenmiş cennet yolu. Zamanla insanlar çoğalmış, yer azalmış.

Ateşler küçülmüş, insanın kalbi kararmış. O zaman dualara bir korku bulaşmış. Azalan duman göğe ulaşmazsa? Sesimiz cennette duyulmazsa? Yersizlik yurtsuzluk kaygısı sarmış. İnsanlar nereye ait olduğunu düşünmeye başlamış. Kervan misali konakladıkları dünyada kaldık sanmışlar. Maviyle bağlantıyı koparmışlar. Dünya telaşına dalmışlar.

Zamanında cennetteki mekanlarını görmedikleri için kavga gürültü yokmuş. Herkese yer varmış ama dünya öyle mi ya. Burada toprak kavgası başlamış. Ben – sen çıkmış ortaya. Arkasına -im takmışlar varlıkları sahiplenmeye başlamışlar. Kafalarını genişlikten darlığa, aydınlıktan karanlığa çevirince göremez olmuşlar.

Bu sefer de öfkelerini kağıda sarmış ucundan yakmışlar. Nokta kadar ateşi ciğerleri ile harlamışlar. Korkuyu içlerine çekip kaygıyı havaya salmışlar. Geceleri uykudan uyanıp kabuslarını dumana asmışlar.

Kalplerindeki ateş insanı teker teker yakmaya başlamış. Gökteki cennetle başladıkları ömür yerdeki cehenneme dönüşmüş. İnsanın mutsuzluk alevi büyüdükçe büyümüş.

Bir süre sonra ateş her yeri sarmış, yeniden var etmek için yok etmeye başlamış. Kara duman gökyüzüne ulaşmış. Bulutlar insana kıyamamış. Yağmurla birlikte dünyayı yıkamış, külleri toprağa göndermiş.

Külleri eriten toprak, insanoğluna bu zamanları unutmasın diye ağaçları doğurmuş….

Bir yanıt yazın