Deyyan

Kelimelere maruz kalmak. Yokluğuyla boğan varlığıyla kıvrandıran kelimeler. Herkesin elinde, dilinde ayrı şekillenirler. Fakat olay sanıldığı gibi şekillerinde değil kendilerini gerçekleştirdikleri yerde. Yaşamın altındaki halı kelimelerle dokunur. Her ilmek bir var oluştur. Ahenkli düğümler desen oluşturur. Renkler motiflere ses ekler. Atılan adımları şekillendiren, insanı ait hissettiren, üç beş metrekare kelime işte.

Bazıları ömrünü onları dizmekle geçirir, bazıları ise dizilenleri çözmekle. Herkesin işi ayrıdır ama iyisiyle kötüsüyle hayat denen köyde herkes bilir kelimelerle dokumayı. Kiminin ipleri daha renklidir, kiminin ilmekleri gevşek. Ama yine de bir şekilde hayatının altına dokunur o halı.  

Ayrı bir severim desenleri okumayı. Oradan anlarım karşıdakinin adım sayısını, hayattaki yürüme hızını. Kimi üç beş adımla aynı yerde dolanır durur, kimi ise motifin ritmine ayak uydurur. Her atılan ilmek insanı biraz daha genişletir. Kimi kafası yukarda yaşar, ayağının altındakinden bihaber. Zanneder ki hayat sadece hareket etmekten ibaret. Kimisi de kafası yerde yaşar, adımını seyrelterek. Oysa kelimelere tutkun olmak ayrı bir şeydir, maruz kalmak ayrı. En ideali denge de tutabilmek.

Kimi üretmeyi sever kimi biriktirmeyi. Aslını kullanıp dokuyabilen, üzerinde dans eder gibi yaşayabilen pek azdır. Onların gerçek sihrini çözebilene özel kalem verirler. Bütün dert o kaleme sahip olabilmekte. İşte o zaman bütün kelimeler kendiliğinden akmaya başlar. Gerçek yaşam dediğin o akışın içerisinde nefes alabilmek, uyumla hareket edebilmek. Amacı şaşmadan aşkı yaşayabilmek. Bunu başaramayanın sonu maruz kalmak.

Kelimelerin intikamı sert olur. İlmekler ayağının altından sökülmeye başladılar mı çektiğin acının tarifi yoktur. Hele ki yok saydıkların kendilerini gerçekleştirmeye başladılar mı vay haline. Bilene hayat onlarla çok kolay. İyi geçinene açılmayacak mekan, yaşanmayacak aşk yok.

Yeter ki onlarla çekişme, yok saymadan önce ne dediklerini anla. Ayağının altındaki deseni çizen sihirli kalem. Gerisi ilmeklerde, renklerde. Etrafındakilerine bir bak, yaşam halıları hangi kelimelerden dokunmuş, dinle. Renklerdeki ahengi seslerinde yakala. Dudaklarından çıkan kelimeler, adımlarındaki ritme uyuyor mu? Yoksa ayaklar dilin zincirine mi dolanmışlar.

Kendini dinlemeyi bilen başkalarını duyar. İpleri ilmeğe çeviremezsen dolanırsın. İşte o zaman boğulur kıvranırsın. Kelimelere maruz kalmak bu olsa gerek.

Bir yanıt yazın