Önümde kapalı bir kapı ve ben eşikte duruyorum. Gözlerim kapalı. Karanlıkta vücudumu hayal etmeye çalışıyorum. Önce varlığımı sonra konumumu. Kendimden dışarı çıkıp uzaktan bakabilmek çok zor. Kapalı gözlerimin önüne aynadaki yansımam geliyor, hemen gönderiyorum. Bunu istemiyorum. Ruhumun kılıfını hissetmek istiyorum. Etimi, kemiğimi, duruşumu, kanımın akışını, kalbimin atışını… ben ne kadar bana uzağım.
Yakınlaşmalı. Bu eşikten birlikte geçeceksek eğer birbirimizi tanımalı. Ortak bir dil bulmalı.
Ayaklarımdan başlıyorum hissetmeye. Adım adım çıkıyorum yukarı. Beynimden çıkan bütün sinirleri, akımları algılamaya çalışıyorum.
Bence “Hissetmek” kelimesi çok geniş bir kavram. Bedensel varlığımla kurduğum iletişimi anlatacak daha farklı bir kelime olmalı. Belki vardır da ben bilemiyorumdur.
Zihnimi susturup, konsantre olunca varlığımın gönlünü alıyorum. Tamam diyor sen benimleysen eğer, seninleyim.
Yavaş yavaş gözlerimi açıp ayaklarıma bakıyorum. İstediğime, hayalime, beni ben yapacak şeye ulaşmak için bizi durduran ne? “Ne istediğinden emin misin? Önce onu düşün!” diye bir ses yankılanıyor zihnimde. “Yolun tamamını göremesem de başlangıçtan eminim.”
“Eminsen eğer şimdi, burada, seni yavaşlatan ve durduran ağırlıklarından kurtul. Yoksa eşikten geçemeyiz.”
O anda bir karanlık çöküyor üzerime. Korkularımın kokusu buram buram geliyor burnuma. Adım atıp kaçmak istiyorum, kımıldayamıyorum. Korkularımdan korkuyorum. Yargılarım elimi kolumu bağlıyor.
İstemiyorum, hiçbir şey istemiyorum. Biliyorum olmayacak, imkânsız, yapamam ben. Zaten bu bir hayaldi sadece. Gücüm yok, zamanım yok, sorumluluklarım var….
O anda beni durduran ne kadar zincir varsa görünür oluyor. Kendi sesimi duyuyorum; “Ben demiştim sana!” Karşımdaki kapıya bakıyorum duvar gibi ağır görünüyor gözüme.
Tekrar kafamı aşağı eğiyorum ve “Yapabiliriz” diyorum. Korkularımı karanlık bir elbise gibi sıyırıyorum ayaklarımın dibine. Derin bir nefesle yargı zincirlerini en zayıf yerlerinden kırıyorum teker teker ve onlar da yığılıyor karanlığın ortasına. Hafifliyorum.
O anda kapı açılıyor önümde. Eşik pırıltılı bir çizgi gibi duruyor. Kapatıyorum gözlerimi, artık beyaz görüyorum. Atıyorum adımımı, geçiyorum pırıltılı eşikten.
Hayallerimin gerçekliğinde kendimi görüyorum. Yaşadım mı, yaşayacak mıyım anlayamıyorum. Zaman doğrusaldan spirale dönüyor. Bende zamanla birlikte kendi etrafımda dönüyorum. Mutluyum, tamım ve varım. Özünü bulmak ayrı, görmek ayrı ama ulaşabilmek apayrıymış.
Eşikten geçince boyut değiştiriyorum. Olması gerekenden olana geçiyorum. Duyular, düşünceler, duygular hepsi yeni şekline bürünüyor. Bu boyutunda karanlığı var ama siyah değil. Bilmediğim şimdiye kadar görmediğim bir renk ve beni korkutmuyor. Önümde uzanan yol sisli ama ferah.
Artık kendimi görebilmek için dışıma çıkmam gerekmiyor. Şimdiye kadar algılamadığım öyle bir duyu var ki bütünlüğümü hissettiriyor bana. Işığımın renklerini görebiliyorum ve önümdeki sisli yolu aydınlatan da bu renkli ışığım. Kendi aydınlığım.
Eşiklerin önemli olduğunu biliyordum ama şimdiye kadar hiç geçememiştim. Bedenim; zihnimin git dediği yol ile ayaklarımın gittiği yol arasında savrulup duruyordu. O savruldukça ruhum kabına yerleşemiyordu. Bu kargaşa da kim olduğumu bilemeden yaşayıp gidiyordum.
Eşikten geçince herkes yerini bildi. Toz duman inince yol göründü.
Ait olduğum yolda yürüyünce ayaklarım acımıyor. Yorulsak bile nasıl dinleneceğimizi biliyoruz artık. Her eşikte daha da güçleniyoruz ve kendimizi asıl yolda var ediyoruz. Amaç ulaşmak değil çünkü son yok.
Amaç sonsuzlukla uyum halinde salınmak.
Rabbim hepimize esikleri geçmeyi nasip etsin. Büyüleyici ve ilham verici harika bir uazi daha♥️ iyi ki vrasin ve iyi ki yazıyor, bana da ışık oluyorsun 🙏
Sen de iyi ki varsın en sıkı okuyucum, güzel yorumların hep iyi geliyor bana.
Etkileyici ve Büyüleyici yazınız için size teşekkür ediyorum . Sizin butun yazilarinizi okuyorum
Takip ediyorum
Cok iyi geliyor her yazdiginiz .
Kalemizine elinize saglik!
Iyiki varsiniz 🙏🏼❤️
Teşekkür ederim Ziynet çok mutlu oldum hem beğenmene hem takip etmene. Bunları duymak motive ediyor beni. Bazen kendi kendime konuşuyormuşum gibi hissediyorum yoksa:)