Deyyan

Sessizlik zihnimin anahtarı. Kilidin sesiyle açılan dünyaya adım atıyorum. Girdiğim alanda düşünceler serbest dolaşıyor. Resimler, kelimeler, sesler ve denizanasına benzeyen garip şeyler. Tahminimce hisler. Ama neden böyle renksiz ve şekilsizler? Kimi bir araya gelmeye çalışıyor, kimileri ise itiş kakış halinde. Giriş bölümü o kadar karışık ki zor ilerliyorum. Çoğunun başında beklediği yer montaj masasına benziyor. Kelimeler resimlere ekleniyor ardından duyular ve en son şekilsiz dediğim duygularla kaplanıyor. Yavaş yavaş anlamaya başlıyorum; burası zihnimin arşivi. Çok heyecanlanıyorum. Demek ki hatıralarımın hepsi burada.

Unuttuklarıma istediğim gibi ulaşabilirim belki. İstemediklerimi de silerim kim ne diyebilir ki. Bana ait değiller mi. Hemen dalıyorum içerilere. Her şey birbirinin içinde.

Nasıl bir arşiv sistemi var tam da çözemiyorum. Şimdi ben burayı düzenleyebilirsem hayatım düzene girer mi acaba. Güzelce temizlesem, düzenlesem kim bilir ne kadar mutlu olurum.

Öylesine hayaller kurarken üzerinde ön izleme yazan bir kapının önünde buluyorum kendimi. İçerisi dev bir sinema salonuna benziyor. Fakat bütün duvarlarda ayrı videolar görünüyor. Yan ekranlardakiler tanıdık ama dev ekrandaki da nesi. Geçmişin kolajı geleceğe yansıyor. Geleceğim yaşanmadı ki daha, kayıtlarda nasıl görüntüsü olabilir? Derken fark ediyorum; burası hayallerimin montaj odası. Geleceğimle ilgili bütün düşüncelerim, geçmişte yaşadıklarımdan kesilip biçilerek kolajlanıyor. Bu bir kısır döngü demektir. Benim özgürce kurduğumu sandığım hayallerim değiştirmeye çalıştığım geçmişimden gelemez. Bu asla kabul edilemez. Bu işi çözmem gerek. Bir telaş ilk girdiğim odayı buluyorum. Burası canlı yayın odası. Benim anlık hatırladıklarımı hazırlıyorlar. Arşivden gelen karman çorman bilgiler eldeki duygularla paketlenip gönderiliyor. Benim olayları yaşadığım andaki mekan, resim, duygular, diğer bilgiler hepsi ayrıştırılmış olarak kaydedilmiş. Tekrar hatırlarken birleştiriliyor. Ben hiç böyle düşünmemiştim. Geçmişten çağırılan kayıtlar yanlış olunca hayallerimin kolajı da yanlış oluyor.  Başım dönüyor. Buradaki sistem benim sandığımdan çok farklı çalışıyor. Müdahale etmem mümkün değil. Bir an karamsarlığa kapılıyorum. Zihnime de güvenemezsem kime güvenebilirim. İlk ayrıştırma odasını bulmalıyım. O zaman ortada gezenler yeni gelenlerdi. Kalabalığın geldiği yeri buluyorum. Girişinden sessizce izliyorum. Demek duygular olaylardan böyle mi sıyrılıyormuş. Sonra da denizanası gibi ortada geziniyorlar. Ta ki geçmiş montajına eklenene kadar.  Baksana yoğun duyguların kabuğunda olay artıkları kalıyor. Şimdi anlaşıldı birçok olayın neden birbirinin içine girdiği. O anda gelen resim benim kapıda durduğum an ve üzerinden sıyırmaya çalıştıkları duygu ise güvensizlik. Hayır! Durun güvensiz değilim ben, sıyırmayın arkadaşlar.

Buranın gürültüsü de dışarıdakinden farklıymış. İçeri girdikten sonra müdahale zor. Görsel kalite ve duygusal malzeme ne kadar kaliteli ise izlenilen fantastik film o kadar keyifli oluyor. Benim işim içeriden çok dışarıda. Sessizlikle girdiğim zihnimden karmaşık bir farkındalıkla ayrılıyorum. Hafızanın kontrol panelini görmek insanı sersemletse de artık denizanası duyguların nasıl ayrıştığını, yaşadığım olaylardan nasıl sıyrıldığını biliyorum.

Artık daha kaliteli filmler izlemeliyim…

Bir yanıt yazın