Deyyan

Gözler her şeyi piksel boyutunda görünce dünya birdenbire küp haline geliyor. Parmakların gelişmişliği üst üste dizilen küp sayısıyla orantılı. hayatta alınan ilk keyiflerden biri de yüksek blokların yıkılıp etrafa dağılmasıyla ilgili. Çocuklar en masumundan el çırpıp gülücükler atıyor. Hayatının kalan kısmında da çaba bundan farklı olmuyor. Yığma çabası. İleriki zamanlarda uzmanlık devreye giriyor. Küpleri üst üste yığıp içine insancıklar yerleştiren de var, bir ateşle hepsini dağıtıp etrafa yayılan insanları görüce el çırpıp sevinen de. Gülücüklerin masumiyeti kirlenmiş.

Üst üste rastgele yığılı beyaz bidonların arasında geziniyoruz. Bunlar dünyanın piksel görünüşü. Renklere ne olmuş derken eli fırçalı işçiler çıkıyor ortaya. Dertleri plastik küpleri boyamak. Çok ilerde güzel bir resim görünüyor. Durduğumuz yerden iki boyutluya benziyor ama yaklaşınca açı değişiyor. Hepsi birbirinin içine giriyor karman çorman oluyor. İki adım geri, bir adım sağa geçince resim tekrar ortaya çıkıyor. Demek ki bu küpler rastgele dizilmemiş. Aralarda gezerken muhteşem bütünlükler oluşuyor. Durduğun noktayla alakalı. Derken yukarılardan bir tanesi yuvarlanıp dibimize düşüyor. Ne oldu diye kafayı yukarı kaldırınca siyah tulumlu bir işçi görünüyor. Bunlar olmamış buraya diye fırlatıyor bidonları tepemize. Neye göre, kime göre olmamış, demeye kalmıyor her yer savaş alanına dönüyor. Boyacılar yetişiyor. Üstlerine rengarenk boyalar atıyorlar. Anlıyoruz ki siyah tulumlular boyalı küpleri kaldıramıyor. Yanlarındaki beyazlara hamle yapıyorlar. Sayıları boyacılara kıyasla çok fazla değil ama verdikleri zarar ciddi boyutlarda geziniyor. Dikkatli bakınca hangi küpün ne renge veya desene boyanacağını tam anlayamıyoruz ama boyacılar öyle emin ilerliyorlar ki hayran olmamak elde değil. Dünyanın deseni onların fırçasından çıkıyor. Tek tek boyadıkları küpler tek başına anlamsız görünüyor. Ben yaptım diyebilecekleri bir eser çıkmıyor ortaya ama bütüne bakınca manzara muhteşem. Konuştuklarını da çok göremiyoruz sessiz ilerliyorlar. Kalpten iletişim kuruyorlar. Pes edip gidenlere de ses etmiyorlar. Gelene de kimsin demiyorlar. Dünya büyük, milyonlarca küp var boyanacak. Onun dışında siyah tulumlularla uğraşılacak. Küpleri devrilmeyecek şekilde dizebilen çocuklar lazım. Renklerden de anlayan. Parçaya bakınca bütünü kestirebilen yapbozcu çocuklarda iyi olur. Birilerinin de dizayn yapabilmesi lazım. Büyük resmi piksel boyutunda görebilecek göz çok yok. Tabi en önemlisi açı hesabını yapabilmekte. Neyin, nereden, nasıl göründüğünü kestirebilmek bilgelik ister. Bir de kalpten iletişim kurabilmeliler. Malum iş çok, konuşacak zaman yok. Temiz bir hat lazım ki kopmasın kimse. Bağlanamayanlar siyah tulum giyiyor sonra başımıza bidon yağıyor.

Dünyaya bu özellikle sahip boyacılar lazım. O zaman boş anlamsız görünen küp yığınları yaşanacak yere benzer. Boyacı sayısı artarsa siyah tulumlularla baş etmesi kolaylaşır. Eleman ararken küp dizen çocuklara dikkat.

Bir yanıt yazın