Deyyan

Geçenlerde Efe Elmas’ın dersinde geçmişti Sihirli Düşünme kavramı. Dersin konusu ejderhalardı. Çok güzeldi. Ben genelde ezoterik düşünme der geçerdim ama sihirli düşünme  daha eğlenceli geldi.

İnsanlar Rasyonel düşünenler ve Sihirli düşünenler olarak iki gruba ayrılabilir. Hatta biz onu Sihirle düşünenler olarak da değiştirebiliriz. Düşünce tarzımızı gruplandırmak ne işe yarar diye sorabilirsiniz? Bence çok işe yarayabilir. Öncelikle bunu kavrayabilirsek  iletişim konusunda daha başarılı olabiliriz. Bir gruba “Sen hayal dünyasında yaşıyorsun, saçma sapan düşünüyorsun, böyle şeylere nasıl inanırsın?” diğer gruba da “Dar kafalısın, dünyadan haberin yok, her gördüğün şeyi doğru mu sanıyorsun, başına gelince anlarsın…” gibi cümleler kurulmasına engel olabiliriz mesela.

Bana göre anlamak ve inanmak arasında ince bir çizgi var. Merak ediyorum acaba insanlar anlamadığı şeye inanır mı? Veya inandığı her şeyi anlayabiliyorlar mı? Soru soruyu doğuruyor değil mi? Seviyorum böyle düşünerek dalmayı. Derinlerde o kadar farklı manzaralar çıkıyor ki karşıma, şaşırıyorum.

İletişim şeklimiz üzerinde çok etkili iki kavram anlamak ve inanmak. Karşıdakine güven duyarsak ancak zihin kapılarımızı yargısız açabiliriz. Ya da herhangi bir uzmanı dinlerken dediklerini gerçekten anlayabilirsek ona güvenebiliriz. İki kavramın birbirini desteklemesi illa her zaman bir arada olacakları anlamına gelmiyor. İşte asıl olay burada gerçekleşiyor ya zaten.

Benim gözlerim bozuk. Gözlüğüm olmadan net görmem çok zor. Belki o nedenledir ki kendimi bildim bileli gördüklerimin arkasında hep farklı şeylerin olabileceği ihtimalini düşünmüşümdür. Hayal gücümün gelişmiş olmasını da buna eklersek farklı dünyalar yaratmak konusunda iyi olduğum söylenebilir. Bu nedenle benim bu sesli düşündüğüm konuda objektif olmam zor. Sihirli düşünenler tarafına aitim.

Nlp hocamın dediği ve benim sık sık hatırladığım çok güzel bir şey vardı. İnanç, görünmeyenin olduğu yerde doğar derdi. Görünene inanman gerekli değildir zaten. Biz bunu sık sık atladığımız için inançlarımızı kanıtlama peşine düşünüyoruz. Halbuki bu mümkün değildir.  Bir yerde inancın olabilmesi için bizim duyularımızla kavrayamayacağımız ama zihinsel olarak varlığına ihtimal verdiğimiz bir şeylerin olması gerekir. Bu küçükten büyüğe her şey olabilir.

Rasyonel düşünen insanlar genellikle duyuları ile algıladıkları şeylerin gerçekliğine inanırlar. Çünkü biz bu dünyaya, onu, ihtiyacımız seviyesinde algılayabilecek yetilerle doğuyoruz. İhtiyacımız kelimesinin en temelinde de hayatta kalabilme dürtüsü yer alıyor zaten. Hayatta kalabilmemiz için genel olarak beş kategoriye ayrılan ama biraz daha ayrıntılı incelendiğinde çok daha fazla duyuya sahibiz. İşte rasyonel insanlar bu duyular içerisinden ana beşiyle algıladıkları dünyanın varlığını kabul eder gerisine çok da bulaşmak istemezler. Gerek var mıdır? Hayat sağlıklı devam ettiği sürece gerek yoktur.     

Konuyu toparlarsak rasyonel ve sihirli düşünen insanlar üzerine beyin fırtınası yapıyorduk. Gruplandırmanın nedenini iletişime bağlamıştık. İletişimde etkili olan anlamak ve inanç kavramlarını deşeledik. Ardından rasyonel düşünen insanlara göz attık.

Ben her ne kadar sihirle düşünen taraftaysam da en yakınlarım oldukça rasyonel düşünen insanlar. En basitinden bazılarınız yazıya başlarken “Konusu ejderha olan ders mi olurmuş” diye düşünmüşsünüzdür. Bazılarınız da çok merak etmiştir kesin.

Rasyonel düşünme şekli ister istemez inanç ihtiyacını riske atıyor. Görünmeyene inanmak bazen insanları korkutabiliyor. Bazen de tam tersi oluyor, insanlar korktuğu için duyularının dışındakileri reddediyorlar. Kimileri de gerek duymadığı için ilgilenmiyorlar ve yorumsuz kalıyorlar. Her şekilde de herkes haklı.

İnsanların farklı düşünmesi illa birbirlerine karşı olacakları anlamına gelmiyor. İnanmasalar da birbirlerini anlayabilirler. Bu da sosyal mesaj gibi oldu ama amacım o değildi tabi ki.

Hayatı eğlenceli hale getirebilmek için, bazen beni boğan gerçek hayattan kaçabilmek için, bazen de baş edemediğim, çaresiz kaldığım durumlarda sihir çok işime yarıyor.  Bedenim, psikolojim, ruhum arasında denge kurmamı sağlıyor. Rasyonel düşünen yakınlarımın da kendilerine göre farklı yaşam stratejileri var ve bir araya geldiğimizde çok eğleniyoruz.

Bütün bunların dışında gördüğüm ilginç bir şey var. Mitolojik dönemlerden itibaren insanın gelişimini en güzel sihirli hikayeler anlatıyor. Ejderhaların kim olduklarını anlamak onu yaratan insanın düşünce yapısını anlamak demek. Masalların alt metinlerini çözebilmek insanın evrimini görmek demek. Yani bazen sihir insanı rasyonelliğe götürebiliyor.

İşin özü; nasıl düşünürse düşünsün insanın kendisi baştan aşağıya sihirli zaten.

Bir yanıt yazın